İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların getirdiği tedirginliğin ardından yatırımcıların piyasalara yönelik jeopolitik riski yeniden değerlendirmesiyle güvenli liman arayışları ivmelendi.
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, cumartesi günü İsrail’e “Aksa Tufanı” isimli kapsamlı saldırı başlattığını açıklamıştı. Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, silahlı gruplar bölgedeki yerleşim yerlerine girmişti.
İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatırken, hafta sonu artan jeopolitik riskler özellikle emtia fiyatlarında oynaklığı artırdı. Yatırımcıların piyasalara yönelik jeopolitik riski yeniden değerlendirmesiyle de güvenli liman varlıklarına olan talebin güçlendiği görülüyor.
Söz konusu çatışmalar, bölgede yeni ve önemli bir çatışmanın ortaya çıkma ihtimaline ilişkin endişeleri öne çıkarırken, bu durum altın, petrol, dolar ve Japon yeni gibi güvenli liman varlıklarına olan talebi destekledi.
Piyasalar son haftalarda ABD’de faiz oranlarının daha uzun süre yüksek kalacağı beklentisine tepki verirken, tahvil getirileri yükselmiş ve son 16 yılın zirvesine çıkmıştı.
Analistler hafta sonu, artan jeopolitik riskin, altın ve dolar gibi varlıklara olan talebi desteklediğini kaydederek, agresif bir şekilde satılan ABD Hazine tahvillerindeki satış baskısını da tersine çevirebileceğini belirtti.
Analistler ayrıca, petroldeki risk priminin, İran gibi büyük petrol üreticisi ülkelere yayılabilecek daha geniş bir gerilim ihtimali nedeniyle ortaya çıkmış olabileceğini ifade etti.
ALTIN DEĞERLENDİRMESİ
Altının ons fiyatı, hafta sonu artan jeopolitik riskin ardından yüzde 1’e yakın değer kazancıyla 1.850 dolara yükselirken, vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Altın bir süreden beri ciddi değer kaybı yaşıyordu. Özellikle merkez bankalarının daha şahin olacağı beklentisi altının onsunda daha şahin gerilemelere yol açmıştı.” dedi.
Hafta sonu yaşananların altının onsunun yeniden değer kazanmasına yol açtığını belirten Ergezen, savaş endişeleriyle birlikte güvenli liman özelliğinin öne çıktığını ifade etti.
Ergezen, tedirginlik ve gerilim devam ettikçe altının onsunda kazançların arttığının görülebileceğini dile getirerek, böyle zamanlarda kıymetli metallerin her zaman ön plana çıktığını aktardı.
İsrail, Filistin, Gazze ve bölge ülkelerde yaşanan gelişmelerin önemli olacağını söyleyen Ergezen “Ancak 1.892-1.900 dolar aralığının geçilmesi zor olabilir. Çünkü bu bir trend kırılımıydı. Bu seviyenin altında altının satış baskısının devam ettiği günler görebiliriz. Güvenli liman özelliği öne çıksa bile altında bir miktar para çıkışı olduğunu söylememiz mümkün. O yüzden yükselişlerin sınırlı kalacağını söyleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Saxo Capital Emtia Strateji Başkanı Ole Hansen de altının ons fiyatının gelişmelere şu ana kadar yumuşak tepkiler verdiğini belirterek, jeopolitik gerilimin devam etmesi halinde altın fiyatlarında oynaklığın daha da artabileceğini kaydetti.
Özellikle İran ve Rusya’nın olası müdahilliği durumunun, tansiyonu beslemeyi sürdürebileceğini ifade eden Hansen, “Buna ek olarak, ABD Merkez Bankası (Fed) Fed Federal Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) artan belirsizlik nedeniyle faiz oranlarını artırmaya devam edeceğine inanmıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Hansen, yüksek petrol fiyatlarının potansiyel enflasyonist etkisine rağmen faiz oranlarında tepe noktasına ulaşmış olunabileceği ihtimalinin birdenbire yaklaştığını aktardı.
Bu durum sonrasında altının geçen haftaki fiyatlarının dip olarak kalabileceğini dile getiren Hansen, dikkatlerin faiz artışları yerine indirimlere yönelmesiyle altına ilave talep gelebileceğini söyledi.
TAHVİLLERİN REAKSİYONU ETKİLİ OLACAK
Fed’in, Kasım’da yapacağı toplantıda politika faizini, tahvil piyasalarındaki gergin durum, yeni bir kapanma korkusu ve son zamanlarda bazı zayıflık sinyalleri veren ABD ekonomisi göz önüne alındığında yine sabit tutacağı öngörülüyordu.
Tahvil piyasasında son günlerde yeniden artan çalkantı, Fed’i ve yatırımcıları yeni gerçeklerle karşı karşıya bırakırken, ekonomik görünümü bulanıklaştırıyor. Bunların yanında İsrail’deki çatışmaların da ek belirsizlik getirdiği belirtiliyor.
Analistler, “Orta Doğu’daki jeopolitik krizler, tipik olarak petrol fiyatlarının yükselmesine ve hisse senedi fiyatlarının düşmesine neden olur.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Bugün ABD’de piyasaların kapalı olması nedeniyle tahvil piyasalarındaki fiyatlamaların temkinli olduğunu ifade eden analistler, bölgeden gelecek haber akışıyla birlikte yarından itibaren piyasalarda oynaklığın artmasının beklendiğini bildirdi.
Söz konusu gelişmelerle İsrail şekeli, dolar karşısında yaklaşık son sekiz yılın en düşük seviyesine geriledi.
Dolar/İsrail şekeli paritesi haftaya yüzde 3’e yakın yükselişle 3,96’dan başlamasının ardından 3,92’de dengelenirken,
İsrail Merkez Bankası’nın, piyasaları desteklemek için dolar likiditesi sağlamayı ve dalgalı kur rejimine geçilmesinden beri ilk kez döviz satmayı planladığı bildirildi. Bankanın Ağustos ayı sonunda rezervleri yaklaşık 203 milyar dolar seviyesindeydi.
Bankadan yapılan açıklamada, piyasada gerekli likiditeyi sağlamak için 30 milyar dolara kadar satış yapılacağı ve bankalara 15 milyar dolara kadar kredi verileceği ifade edildi. Bu işlemlerle amacın Şekel’deki dalgalanmayı sınırlamak olduğu belirtildi.
Tel Aviv Borsası’nda büyük şirketlerin yer aldığı TA-35 endeksi ise dün yüzde 6,4 düşerken, bu da son 37 ayın en büyük günlük kaybı olarak kayıtlara geçti.