Maden İşçilerinin Yaşadığı Zorluklar, Tekerleğin Evrimini Başlatabilir
M.Ö. 3900 yılında, Güneydoğu Avrupa’daki bir bakır madeninde çalışan işçilerin yoğun çabaları, tekerleğin gelişimine yol açmış olabilir. Dar ve sıcak maden tünellerinde ağır maden cevheri taşıyan işçilerden biri, olağanüstü bir sistemle üç kat daha fazla yükü tek seferde taşımayı başardığında, bu durum büyük ilgi uyandırdı. Bu olay, sadece madencilik için değil, insanlık tarihi için büyük bir değişimin başlangıcı olabilir.
Karbon tarihlemesi sonuçlarına göre, bu taşıma sistemleri, bilinen en eski tekerlekli taşıma örnekleri olabilir. Bu keşif, Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden uzay mühendisliği profesörü Kai James’in ekibi tarafından desteklenen yeni bir hipoteze dayanıyor.
Uzun süredir, tekerleğin ahşap silindirlerden evrimleştiği düşünülüyordu, ancak bu geçişin nasıl gerçekleştiği belirsizdi. Bazı araştırmacılar, silindirden tekerleğe geçiş konusunu sorgulamaya başladılar. Silindirlerin düz ve sert zeminlerde kullanışsız olduğu ancak kapalı bir maden ortamında daha etkili olabileceği fikri ortaya atıldı.
Kai James ve ekibi, bu kapalı ortamın, silindirlerin tekerleğe dönüştürülmesinde kilit bir rol oynadığını düşünmektedir. Ekip, tekerleğin evrimini bilgisayar simülasyonlarıyla inceleyerek, silindirlerin yapısını optimize etmek için mekanik prensipleri kullandı. Bu süreçte, her yeni tasarım bir öncekinden daha başarılıydı ve sonunda günümüzde kullandığımız tekerleğin en uygun formu bulundu.
James, bu evrimsel sürecin binlerce yıl önce madenlerde gerçekleşmiş olabileceğini iddia ediyor. Silindirlerin altına yuvarlak yuvalar yerleştirilerek yapılan taşıma arabaları, silindirlerin kolayca hareket etmesini sağladı ve zamanla daha gelişmiş tekerlek yapılarına dönüşümü başlattı.
Teorik olarak, tekerlek aniden icat edilmedi, küçük adımlarla evrim geçirdi. Bu evrim, bilyalı rulmanlar gibi daha sonraki buluşlara da ilham verdi. Böylece, tekerleğin tarihsel evrimi tam bir döngü oluşturarak yolculuğunu tamamlamış gibi görünüyor.